Kavgam serisinin ilk kitabı 2009 yılında çıktı ve kısa bir süre içerisinde yarım milyondan fazla sattı. Beş milyon nüfuslu Norveç'te bu büyük başarıyı yakalayan kitap 22 dile çevrildi ve Karl Ove Knausgaard bir edebiyat fenomenine dönüştü.
Serinin ilk kitabı, seriyle aynı adı taşıyan: Kavgam. Adolf Hitler'in Kavgam kitabıyla aynı adı taşımasından dolayı eleştirilere maruz kalsa da yazar burada kendi kavgasını anlatıyor. Babasının vefatı üzerine yaşadıklarını sansürsüz bir şekilde okuyucuya sunuyor. Otobiyografik bir roman serisinin ilk kitabı olan Kavgam, Knausgaard'ın içten tarzıyla okuru kendine çekiyor.
Serinin ikinci kitabı: Aşık Bir Adam. Bu kitapta Knausgaard, eşi Linda ile tanışma evresi ve ona olan aşkından yaptıklarını ya da yapmadıklarını, yapmak zorunda kaldıklarını ve yapmak istemediklerini anlatıyor. Ve bu kitapta da da aşkı ve sevgiyi okuruna sorgulatıyor.
Çocukluk Adası, serinin üçüncü kitabı. Knausgaard, bu kitabında ortaokula kadar olan çocukluk evresinden, yalnızlığından ve bu yalnızlığı aslında kendisinin de kucakladığından bahsediyor. Bu kitapta babasıyla ilişkilerini, babasının alkol problemini de cesurca anlatıyor.
Karl Ove Knausgaard'ın yazdıklarında neredeyse büyülü bir şey var. Gündelik hayattan, sorunlardan bahsederken onları derinlemesine inceleyip kendisine bir felsefe alanı yaratıyor. Okurda bütün seriyi bir çırpıda okuma isteği uyandırıyor.
Dördüncü kitap Karanlıkta Dans ile Karl Ove Knausgaard'in vekil öğretmenlik yaptığı 18 yaşına gidiyoruz. Bu kitapta babasıyla olan ilişkisi daha belirgin anlatan yazar, cinsel dürtülerden, yaşadığı ilişkilerden de bahsediyor.
Bahar Yağmurları, serinin beşinci kitabı. Bu kitapta yazarın nasıl yazmaya başladığı anlatılıyor. Knausgaard, bu kitaplarını yazarken günlüklerinden faydalandığı için aslında hiçbir ayrıntıyı kaçırmıyor.
Son, adından da anlaşılacağı gibi serinin son ve en uzun kitabı. Bu kitapta Knausgaard, otobiyografik bir roman yazması sebebiyle yakın çevresinden gelen tepkileri de açık yüreklilikle okuruyla paylaşıyor. Altı ciltlik macera şu cümlelerle bitiyor:
Saat 07:07 ve roman nihayet bitti. İki saat sonra Linda buraya geldiğinde ona sarılacağım ve işimin bittiğini, ona ve çocuklarımıza karşı bir daha asla böyle bir şey yapmayacağımı söyleyeceğim. Sonra trene binip Loisiana'ya gideceğiz. Oradaki sahnede benimle röportaj yapılacak, ardından Linda ile röportaj yapılacak, zira kendi kitabı da çıktı ve bu kitap karanlıktaki yıldızlı gökyüzü gibi pırıl pırıl. Sonra Malmö trenine bineceğiz, oradan da arabaya atlayıp evimize gideceğiz ve ben yol boyunca artık bir yazar olmadığım düşüncesinin tadını çıkaracağım.
Her ne kadar yazmayacağını ima etmiş olsa da Knausgaard yazmaya artık Londra'da devam ediyor. Hatta İstemsiz adında yazarlara ve yazar adaylarına yol gösteren yeni kitabı raflarda yerini aldı bile.
Bir yazarın hayatını tüm çıplaklığıyla okumak isteyenler için Kavgam serisini MonoKL Öneriyor!